Ölen beden imiş, âşıklar ölmez! (Bir Qingming yazısı)

  2018-04-10 14:56:25  cri

Bu dünyadan göçmüş yakınları ve uzak ataları anmak, geleneksel Çin kültürünün en temel motivasyonlardan biridir. Bilhassa atalar kültü, uzun binyıllar boyunca bir din gibi kurumlaşmış ve belirli ritüeller yaratmıştır.

Çin halkının geleneksel festivalleri bir şekilde hep toprakla ilişkili ve bunun tek nedeni Çin'in, varlığını ekip biçmeye borçlu bir tarım toplumu olması değil; toprakla ilişki, atalarla diri bir temas da sağlıyor.

Bugün Çin'de ölüleri anmak için belirlenen bazı özel günler var, bunlardan biri ay takvimine göre yedinci ayın on beşinci gününe tekabül eden Zhongyuanjie veya Guijie festivalidir, hayalet festivali olarak da bilinir. Bu günde, ölülerin yeraltındaki dünyalarından çıkarak yaşayan yakınlarını ziyaret ettiklerine inanılır. (Çin mitolojisinde ölüler diyarına Diyu地獄 deniyor, bu kavram Budizm'deki Naraka veya Antik Yunan'daki 'ölüler diyarı' Hades'e benzetilebilir. İnsanın bu süreçte gördüğü muamele ve yeniden dünyaya dönüşü bakımından bu kavramlar arasındaki farkları göz ardı etmemek kaydıyla, İslam inancında bunun karşılığı berzah ya da kabir hayatı olabilir.)

Ölüleri anma maksadıyla belirlenen bir diğer anma günü de, onuncu ayın on beşinci günündeki Xiayuan 下元節 festivalidir. Xiayuan, günümüzde nispeten unutulmuş, bazı ritüelleri diğer festivallere karışarak kendi hususiyetini yitirmiştir.

Qingming hatırlatıyor: Ölüm var!

Ve elbette bu konuda en bilinen festival Qingming günü. Qingming kelimesi, doğrudan çeviriyle temiz ve parlak anlamlarına geliyor. 'Saf bir parıltı' da denebilir. Bu dönemde ağaçlar çiçek açmaya, çiftçiler toprağı ekmeye hazırlanır.

1950'li yıllarda Şehitleri Anma Günü olarak adlandırılan, daha sonra geleneksel köklerine yeniden dönen Qingming, 2008 yılında alınan bir kararla her yıl 5 Nisan gününe sabitlenerek ulusal tatil ilan edildi. (Qingming gününün Taiwan adasında başka bir işlevi de vardı, 1975 yılında ilginç bir tesadüf eseri tam da bir 5 Nisan günü vefat eden Guomingdang lideri Chiang Kai-shek için Qingming'de anma törenleri düzenleniyordu.)

Qingming, insanda karmaşık duydular uyandıran bir anma günü. Tang Hanedanı dönemi şairlerinden Du Mu'nun meşhur Qingming şiiri, bu günde kişinin ruh halini şöyle ifade ediyor:

Qingming günü,

İnce bir yağmur sarıyor toprağı,

Yoldan geçenler kederli.

Soruyorum,

Nerededir en yakın meyhane?

Kayısı ağaçlarının olduğu

Uzak bir köyü gösteriyor

çoban çocuklar.

(清明時節雨紛紛,路上行人欲斷魂。借問酒家何處有?牧童遙指杏花村。)

Qingming süresince bir yandan kır gezileri düzenleyerek tabiatın uyanışı hissedilirken, diğer yandan çoktan tabiata karışmış ölüler yad edilerek, onların huzur içinde uyumaları için dua ediliyor. Ölüm ve yeniden doğuş fikri, tam da baharın ilk günlerinde insanı aynı anda kuşatıyor.

İnsan, ölümü yok saymak yerine, ölüm fikriyle yaşamayı, yaşamın bir diğer yönünün ölüm ve ölümün bir diğer yönünün yaşam olduğunun idrakine varıyor. Belki de Qingming'in nihai amacı budur: Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiyi hatırlatmak!

Qingming'de insanlar ölmüş yakınlarının mezarlarını ziyaret eder, çiçek bırakır, sokaklarda tebeşirle kenarları çizilmiş alanlar içerisinde kağıt paralar yakılır, ölmüş aile yakınları en güzel hatıralarla anılır. Geride kalanlar tarafından iyi bir şekilde hatırlanmak, yaşamın en temel gayesidir. Qingming'de atalarını ananlar, bir gün bu dünyadan göçtükten sonra kendilerinin de iyi hatırlanması ümidiyle yaşar.

İyi hatırlamak ve iyi hatırlanmak. Qingming ve Zhongyuanjie'nin temelinde bu olsa gerek. Hatıra, ölüler ile diriler arasında bağ kurarak, zamanda sonsuz bir uzunluk yaratıyor. Ölülerin, hatıralarıyla, dünyadaki varlıkları devam ediyor. Bu, yaşayanlara belli sosyal sorumluluklar yüklüyor.

Aziz Paul'ün "İsa'yı seven her insan, adaletsizlikten uzak dursun" nasihatine karşılık, Çin'in ataya saygı üzerine öğütler veren Konfüçyüsçü klasik eserlerinden Xiaojing'de "Ana babasını seven her insan, adaletsizlikten uzak dursun" denmesi, iki yaklaşım arasındaki motivasyon farkının anlaşılması bakımından, manidardır.

İslam akaidinde, yaşayanlar ile ölüler arasındaki ilişkiye dair bazı ritüeller var. Ölülerin hayrına çeşme gibi işler yaptırmak, ruhlarına Fatiha ve Yasin okumak, kabir ziyaretinde ölülere selam vermek, onları kabir hayatında rahat ettirmenin yolları olarak görülüyor. Ölüler ile hep güçlü bir iletişim halinde olunduğuna dair bir inanç, halkın günlük yaşamında bir şekilde hep kendini gösteriyor.

İslam Ansiklopedisi'nin ölümle ilgili içeriklerinden öğrendiğimize göre, Gazzâlî, ölümü kısaca "bir durum değişikliği" olarak tanımlayıp ruhun bedenden ayrıldıktan sonra varlığını sürdüreceğini belirtir. Ruhun bedenden ayrılmasının anlamı beden üzerindeki yönetiminin sona ermesidir. Ancak ruh, acıyı ve sevinci algılama yeteneğini sürdürür.

İslam peygamberi Hz. Muhammed, ölümü hatırlattığı ve bu sayede kalpleri yumuşattığı için kabir ziyaretlerini tavsiye etmiştir. Bazı yorumlarda, kabir ziyaretleri sırasında ölüye gösterilen saygının, İslam inancının özünü zedeleyebileceği endişesine dikkat çekilse de, insanın, kaybettiği bir yakınıyla olan ilişkisi, onu hatırlama ve anma biçimi, çoğu zaman mensubu olduğu dinin akait sınırlarının ötesinde bir manevi motivasyonla gerçekleşebiliyor. (Ve elbette kişinin iç dünyasında gerçekleşen bu en mahrem yakarışa saygı duyulması gerekiyor.)

Bir uzun yolculuk...

Çin'den Hindistan'a ve Anadolu'ya uzanan geniş bir coğrafyada kadim Doğu inançlarına baktığımızda, ölümün bir uzun yolculuk olarak algılanmasının ortak bir tema olarak belirdiğini de görüyoruz.

Geleneksel dünyada, ölüm bir vuslat, Tanrı'ya veya doğaya kavuşmanın ve onunla tam anlamıyla birleşmenin bir vesilesi olarak görülüyor. Daha yaşamdayken bu birliği tesis etmek ve nefsi ortadan kaldırmak isteyen inanmışların, "Ölmeden evvel ölmeyi" seçmeleri, bir nevi inzivaya çekilmeleri bu sebepten. Cüneyd-i Bağdâdî, "Tasavvuf, Allah'ın seni sende öldürmesi ve kendisiyle yaşatmasıdır" derken, bu iradeye dikkat çekiyordu.

Çin'in imparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde yaşamış aydınlardan Gu Hongming (1857-1928), Çinlinin imgeleminde ölümün, bir uzun, çok uzun bir yolculuğa çıkmak olduğunu yazdıktan sonra şunu ekliyor: "Ve Çinlinin kafasında sevdiklerine yeniden kavuşma konusunda net bir umut olmasa da, güçlü bir 'belki' hep vardır."

İşte Qingming, aslında bu 'belki'nin festivalidir! Her şeyin bitmiş olamayacağına inanmak isteyen insanın, ölümle bir hesaplaşması.

Çinli bilge Lao Zi, kendisine atfedilen Daodejing'in 33. beytinde "Ölen ama yok olmayan, uzun ömürlüdür" der. Ölüp de yok olmamak fikri, bize Yunus Emre'yi hatırlatır: "Âşık öldü diye salâ verirler / Ölen hayvan-durur, âşıklar ölmez."

Klasik Çin resminin başyapıtı, Qingming gününü tasvir ediyor

Qingming deyince, klasik Çin resminin başyapıtlarından biri akla geliyor. Song hanedanı dönemi ressamlarından Zhang Zeduan'in (1085–1145) "Qingming Sırasında Nehir Manzarası" (Qingming Shanghe Tu) adlı resmi, dönemin Kaifeng kentinde festival sırasında günlük yaşamı tasvir eder. Bu resimde, o dönemin sosyal hayatının tüm seviyelerinden detaylar görmek mümkündür.

Resmi aşağıdaki linki tıklayarak incelebilirsiniz.

https://baike.baidu.com/item/%E6%B8%85%E6%98%8E%E4%B8%8A%E6%B2%B3%E5%9B%BE/102?fr=aladdin