Ticari anlaşmazlığın nedeni, ekonomik farklılıkların siyasileştirilmesi

  2018-06-18 14:51:02  cri

Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu Başkanı Geoffrey Garret, Çin ile ABD arasındaki ticari anlaşmazlığın nedeni olarak, ABD'de ekonomik farklılıkların siyasileştirilmesini ve ortak kazanç bilincinin terk edilmesini gösterdi.

ABD hükümeti 15 Haziran'da Çin'den ithal edilen mallara ek gümrük tarifesi getirildiğini açıklayarak ticaret gerginliğini ileri boyuta taşıdı.

Wharton Okulu Başkanı Geoffrey Garret kısa süre önce New York'ta düzenlenen Wharton Global Forumu'nda yaptığı konuşmada, ticari anlaşmazlığın şiddetlenmesinin ana sebebinin, ekonomik farklılıkların ABD'nin bazı siyasetçileri tarafından "siyasileştirilmesi" olduğunu belirtti.

Geoffrey Garret, "Maalesef geride kalmış bazı siyasi görüşler ekonomi politikalarının hazırlanmasında etkisini koruyor: Örneğin ihracat kazanmak, ithalat kaybetmektir. Ticari dengesizlikler daima adaletsizliğe bağlanıyor. Aslında tedarik zinciri ve dağıtımın küreselleştiği günümüzde bunları ele almak hiçbir anlam taşımıyor. Ekonomik farklılıklar siyasileştirilirse, ortak kazanç yerine anlaşmazlık, kazanma veya kaybetme sorunsalı kendini gösterir" diye konuştu.

Geoffrey Garrett, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Çin ve ABD'nin elbette birçok farklılığa sahip olduğunu, fakat ticaret ve ekonomi açılarından bakıldığında farklılıkların birbirini tamamlamak ve kendi avantajlarıyla farklılıkları işbirliği ve ortak kazanca dönüştürmek anlamına geldiğini kaydetti.

Garrett, şu an Çin'in kendi ekonomik kalkınma planını hazırladığını belirterek, bu süreçte ABD'nin çatışma, yatırım şartlarını zorlaştırma ve piyasaya girişe engel koyma yerine, Çin'in kalkınma sürecinde kendi çıkarına uyacak yönleri bulması ve ortak kazanç araması gerektiğini savundu.

En büyük tüketim piyasası Çin olacak

Wharton Okulu'na bağlı Joseph H. Lauder Yönetim ve Uluslararası Araştırma Enstitüsü Müdürü Mauro Guillen ise, ABD hükümetinin ticari korumacılıkta son fırsatları değerlendirdiğine işaret etti. Wharton Küresel Forumu'nda konuşan Mauro Guillen, önümüzdeki 5 ila 10 yılda dünyanın en büyük tüketim piyasası unvanının ABD'den Çin'e geçmesinden sonra, dünya ülkelerinin ABD'nin korumacılık kararını çok fazla önemsemeyeceğini ifade etti.

Mauro Guillen, "ABD'nin dünya piyasasındaki payı önümüzdeki dönemde daralmaya devam edecek. Bunun için ABD son bir kez küresel ticaret müzakeresinde 'iç piyasayı koruma' söylemini bir gerekçe olarak kullanabiliyor. ABD'nin korumacılık politikası kısa vadeli çıkara odaklanıyor, hakiki bir anlam taşımıyor" ifadesini kullandı.

Mauro Guillen Çin'in dünyanın en büyük tüketim piyasası olma yolunda yürüdüğünü ve bunun ABD dâhil olmak üzere dünya ekonomisine büyük değişiklik getireceğini ve dünya ülkelerinin gözünü Çin piyasasına çevireceğini kaydetti.

Wharton Okulu Başkanı Geoffrey Garrett, Çin ile ABD arasındaki ticaret ve ekonomi işbirliğinin tarihi ve geleceğine değinirken, Çin ve ABD'nin işbirliği ve ortak kazanç prensiplerini izleyerek iki ülkeye ve tüm dünyaya fayda sağlayacak biçimde anlaşmazlığı çözmesini beklediğini dile getirdi.

Garrett, "ABD ve Çin geçen 40 yılda ekonomide yaşanan farklılıkları iyi değerlendirdi. ABD düşük masrafla imalat sektörünü Çin'e transfer etti. Çin artık başta GE Otomotiv ve Apple olmak üzere birçok Amerikan şirketinin en büyük pazarı haline gelmiş durumda. Bu, farklılıkların iki ülkenin büyüme kaynağı olduğunu gösteriyor. Farklılıkların uygun biçimde değerlendirilmesi iki ülke için ortak kazanç sonucu veriyor. Bunun için ortak kazanç için çaba göstermeye devam etmeliyiz. Bu ülkelerimiz ve dünya için müjdedir" şeklinde konuştu.