Tatarların Halk Kültürü

  2019-07-04 10:22:42  cri

Çin'deki Tatar etnik grubunun ataları, Çin'in kuzeyindeki bozkırlarda yaşayan göçebe aşiretlerdi. "Dada", "Dadan", "Baida" ve "Wengjici", Çin'in değişik dönemlerine ait tarihi kayıtlarda Tatar etnik grubuna verilen adlar olarak biliniyor.

Çin'de yaşayan çağdaş Tatarların oluşumu, Orta Çağ'da Avrasya bölgesindeki değişimlerin sonucu olarak kabul ediliyor. Tatarlar, tarihte uzun süre Xinjiang'daki diğer etnik gruplarla bir arada yaşamış ve ekonomi, ideoloji, gelenek ve görenekler açılarından değişim geçirmiş ve böylece aşamalı olarak günümüzdeki halini almıştır.

1934 yılında düzenlenen 1. Xinjiang Halk Kongresi'nde "Dadan" ve "Nogai" gibi Tatar etnik grubunun eski Çince isimlerinin "Tatar" a dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, Tatar halkının iradesi doğrultusunda "Tatar" ibaresi, Tatar etnik grubunun resmi ve yasal adı haline geldi.

Çin'in dışındaki Tatarlar, esas olarak Avrupa'nın doğusundaki Volga ve Kama Irmaklarının geçtikleri bölgelerde yer alan 30'u aşkın yabancı ülkede yaşıyor, bunların toplam nüfusu ise 9-10 milyon civarında. Çin'de yaşayan Tatarlar ise esas olarak Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde ikamet ediyor; toplam nüfusları 2010 yılındaki sayımda 4 bin 950 olarak belirlendi.

Xinjiang'ın Changji Hui Özerk İli'nin Qitai ilçesine bağlı Daquangou Tatar Özerk Nahiyesi, Tanrı Dağları'nın doğu kesiminin kuzey kolunda yer alan Bozdağ Tepesi'nin eteğindedir. 25 Temmuz 1989 tarihinde kurulan nahiye, Çin'de Tatarların nüfus açısından çoğunlukta olduğu tek özerk nahiye konumundadır.

Tatarca, Altay dil sisteminin Türk dilleri koluna bağlı Batı Hun dilleri grubunun Kıpçak alt grubunda yer alıyor. Tatarlar, tarihte Rünik, Uygur, Arap, Fars ve Çağatay yazılarını kullandı. Tatarların günümüzde kullandığı dil, Arap alfabesi temelinde oluşturulmuştur. Buna rağmen, Tatar aydınların çoğu Latin ve Slav alfabeleri temelinde oluşturulan Tatar karakterleriyle yazılan kitap veya dergileri okuyabilir.

Tatarlar, Yakın Çağ'da genellikle Avrupa ve Asya'nın birleştiği bölgelerde, Ukrayna ve Rusya'nın sanayi ve tarım bölgeleriyle Orta Asya ve Batı Asya'nın merkezinde yer alan göçebe bölgelerinde yaşadı. Ticaret için elverişli ortama sahip olan bu bölgelerde yaşamalarından dolayı Tatarlar ticaret yapmak konusunda uzmanlaştılar. Tarihte esnaflık yapan, tarım ve çobanlıkla uğraşan az sayıdaki nüfus hariç olmak üzere, Çin'e göç eden Tatarların çoğu, ticaret veya özel girişimcilik yaptı. Tatarların bu kesimi esas olarak Xinjiang'a bağlı Taçen, Altay, Qitai, Urumçi ve İli bölgelerinde bulundu. Bunun yanı sıra, Tatarlar Çin'in kuzeydoğusundaki Harbin ve Çiçiha'er kentleri ile sahil kenti Tianjin ve Shanghai'da da bir zamanlar etkili oldu.

Tatar etnik grubuna mensup birçok kişi, el sanatlarının birkaç kolunda beceriklidir. Mesela ahşap işlerini bilen biri, aynı zamanda demircilik, dericilik, dekorasyon, saat tamiri veya fotoğrafçılık yapabilir. Bu tür kişiler, zengin hayat deneyimlerine sahip olmanın yanı sıra, günlük yaşam eşyalarının hemen hemen hepsini kendi elleriyle yapar; konuttan tencereye ve çanaktan leğene kadar hemen hemen her eşyayı üretebilirler.

Kıyafet Kültürü

Tatar erkekler kolları geniş, yakaları dik ve göğsün sol kısmında düğmeler bulunan beyaz gömlek ile alt kenarı belle sınırlı olan siyah renkli kısa yelek giymeyi tercih eder. Bunun yanı sıra, koyu renklerde uzun cüppe giyer ve deri kemer takarlar. Tatar erkeklerin giydikleri elbiselerin göğüs bölümünde haç şeklinde desenlerle bitki motifleri dokunur. Son derece renkli olan bu elbiselerin desenleri birbirleriyle uyumludur. Tatar erkekleri ağı geniş ve bacak kısmı dar olan siyah pantolon giyerler. Siyah-beyaz kontrastı taşıyan bu giyim tarzı, erkekleri genç, enerjik ve becerikli gösterir ve başkalarını motive eder.

Tatar kadınları ağı geniş ve bacak kısmı dar olan pantolon ile pileli uzun etek giyerler. Etekler beyaz, sarı, mavi ve kahverengidir. Giydikleri ceketlerin kolları genellikle dardır. Bunun yanı sıra, kendi elleriyle yaptıkları veya satın aldıkları koyun yönünden yapılmış ceket veya uzun etek giyerler. Bu elbiselerin göğüs, yaka, kol, bilek ve kenar kısımlarında renkli motifler bulunur. Tatar kadınları etek yaparken ince, yumuşak ve ipek kumaşları tercih ederler. Kenarında pileler bulunan bu tür elbiselere kadifeden yapılan yelek eşlik eder. Bu tarzla giyinen kadınlar dinamik, güzel ve narin görünür.

Tatar erkekleri yaz günlerinde siyah, kırmızı veya yeşil renkli çiçek desenli veya desensiz "Takeya" denen yuvarlak şapka takmayı severler. Kadınlar ise boncuklarla süslü küçük şapka veya çiçek desenli saç tokası takar. Orta yaşlı kadınlar şapkanın üstüne başörtüsü de bağlar.

Tatarların yemek gelenekleri, geleneksel tarzını koruyor. Tatarlar, diğer etnik grupların yemek kültüründen de faydalanarak, kendi yemek kültürlerini yarattılar. Tatarların yemekleri, esas olarak undan yapılan yemeklerden oluşur, bunlara et, süt, pirinç, darı, mısır, soya, sebze ve meyve eklenir.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de Eski Yanghang Camii ile Xinjiang'ın Qitai ilçesine bağlı Daqiuangou Tatar Özerk Nahiyesi'nin yönetimiyle hastanenin ortak çalışma binası, varlığını günümüze kadar koruyabilen Tatar yapılarıdır. Eski Yanghang Camii'nin ön salonundaki resim ve desen oyulan sütunlar son derece görkemli görünür. Caminin ana salonu ise sadeliği, temizliği ve ciddi ortamıyla insana huzur verir. Salonun zeminine namaz kılmak için kullanılan geniş, konforlu ve yumuşak halılar döşelidir. İki kenarında bulunan pencereler sayesinde salon güneş ışığından verimli şekilde faydalanır ve son derece aydınlık görünür. Salonun tavan kısmında ince işçilikle yapılan göz alıcı büyük bir avize asılıdır. Ana salondaki dekorasyon ve tüm süsler Müslümanların özgün estetik düşüncesini yansıtır.

Tatarlar için yenmesi yasak olan hayvanlar arasında domuz, at, katır, eşek, ipek böceği ve yılan vardır. Bunun yanı sıra, doğal olarak ölen hayvanların etleriyle tüm hayvanların kanlarının yenmesi de yasaktır. Tatarların yemesi yasak olan 20 çeşit hayvan arasında ayrıca kartal, baykuş, saksağan, karga, leylek, kaplan, kurt, leopar, aslan, ayı ve fare bulunur. Tatarlar için içki içmek yasaktır. Su kaynaklarının temiz tutulması için su kanalı, çeşme ve pınarda çamaşır yıkamazlar. Tatarlar sohbet ederken veya yemek yerken sümkürme, tükürme, esneme veya gaz çıkarma gibi hareketlerden kaçınırlar. Bunun yanı sıra, kadınlarla alay etmeyi veya onlara tacizde bulunmayı büyük saygısızlık olarak görürler. Herkesin önünde vücudun üst kısmının çıplak olmasını veya iç çamaşırıyla bir eve gitmeyi uygun görmezler.

Evlilik ve cenaze gelenekleri

Aile, Tatarların sosyal yapısının en temel birimidir. Kırsal kesimlerdeki ve bozkırlardaki Tatar aileler üç dört kuşak toplu halde yaşarlar. Tatarlar, 18 yaşını doldurduktan sonra evlenirler. Bu geleneğin Xinjiang'ın kuzeyindeki soğuk iklim nedeniyle fizyolojik olgunlaşmanın geç olmasından kaynaklandığı savunuluyor. Yapılan araştırmalar, Xinjiang'da yaşayan Tatarların evlilik yaşının nispeten büyük olduğunu gösteriyor. Erkeklerin evlilik yaşı 25, kadınlarınki ise 20 civarındadır. Son dönemlerde Tatarlar ailenin isteğine bakmadan gönüllerince evleniyorlar. Tatarlar, genç yaşlarda evlenmeyi teşvik etmez, aynı soy soyadını taşıyanlar da evlenemez.

Tatarların geleneksel evlilik töreni, gelinin evinde yapılır. Damat, gelin evinde birkaç ay, hatta bir yıl kalır, ancak bu süre tamamlandığında gelini kendi evine götürebilir. Gelin damadın evinde oturmaya başladığında, eşinin aile ismini kullanmaya başlar.

Tatarlar, ölüleri gömme geleneğini koruyor. Cenaze törenlerinde, İslam geleneklerini uygularlar.

Tatarlar, protokole büyük önem verir. Terbiyeli olma, günlük hayatlarında sadık olma Tatarlar için en temel kurallardır. Tatarlar aile düzenini korumaya da önem verirler. Onlara göre, ailede hareket kuralları oluşturulması, ailenin geleceğini belirler. Tatarlar arasında ahlâk eğitimi, son derece yaygındır. Bu eğitimin başlıca konuları arasında, yaşlılara saygı ve çocuklara şefkat, karşılıklı sevgi, çalışkanlık, içtenlik, sadakat, iyi kalplilik ve güvenilirlik yer alır.

Tatarlar, yolda karşılaştıklarında saygılarını göstermek için çeşitli hareketler yaparlar. Hangi tarafın önce selam vereceğinin kuralı vardır. Ata veya arabaya binenler, öncelikle yaya yürüyen veya yerde oturan insanlara selam verir, yaya yürüyenler öncelikle oturan veya ayakta kalanlara selam verirler. Bunun yanı sıra, daha az kişi olan grubun daha kalabalık gruba selam vermesi ve gençlerin her zaman yaşlılara öncelikle selam vermesi gerekir.

Tatarların geleneklerinde çocukların eğitimine son derece önem verilir. Erkek çocuklar, sadık olması, yaşlılara saygı göstermesi, tarım ve çobanlık becerileri edinmesi, okuma yazmayı bilmesi ve kadınlara saygısızlık etmemesi yönünde eğitilir. Kız çocuklar ise süt sağma, erkek ve kız kardeşlerinin bakımı, ev işleri, nakış ve dokuma işleri ile kaynanaya ve eşine saygı, çocuklarını yetiştirme ve aile dayanışmasını koruma konularında eğitilir.

Edebiyat

Tatarlar, çok sayıda geleneksel edebiyat eseriyle dünyada ün saldı. Alleppobarja adlı efsane, totem, kurt, leopar ve ejderi konu alan efsaneler ve Sak-Sok adlı şiir bu geleneksel efsane ve şiirlerin başlıca örnekleridir. Sak-Sok, yediden yetmişe bütün Tatarların bildiği halk şiiridir. Bu şiire göre, bir varmış bir yokmuş, bir ailede ikiz erkek kardeş varmış. Ancak, bu ikizler anne babalarının sözlerini hiç dinlememişler ve küçük bir şey için bile sıkça kavga etmişler. Bir gün, babası dışarıya gitmiş, ikizler de bir yay için birbirine girmiş. Bu duruma kızan anneleri beddua ederek, ikizlerin ormanda iki kuşa dönüşmesini dilemiş. Ancak, annenin bedduası gerçeğe dönüşmüş. İkizler kuşa dönüşmüş ve ormanda gün boyu, "sak" ve "sok" diye acı çığlıklar atmışlar ve anne babalarının yanına bir daha dönmeleri mümkün olmamış. Sak-Sok şiiri, ailedeki uyumsuzluğun acılarını canlı şekilde tasvir eder. Tatarlar arasında yaygın olan bu şiir günümüzde de varlığını sürdürüyor. Tatarlar, tarihten beri ikiz çocuk doğmasını Tanrı'nın insanlara özel bağışı olarak görürler ve ikizlerin süper güce sahip erkekler olduğuna inanırlar. Bu nedenle eski dönemlerde aşiretlerin liderliğini ikizler yürütürdü. Sak-Sok şiirinde ise kişilerin dayanışma içinde olması, başkalarına rahatça beddua etmemesi, özellikle annelerin kendi çocuklarını lanetlememesi çağrısı yapılır. Çünkü, Tatarlar annelerin dualarıyla iyi dileklerinin kutsal olduğunu, bedduanın da bazen garip etki verebileceğini, sıradan insanları, hatta Tanrı'nın bağışı olan ikizleri bile etkilediğini düşünürler.

Tatarların sözlü halk şiirleri son derece zengindir. Bu şiirlere örnek olarak "Muhammed Emin", "Kazan'ın Fethi", "Süyümbike", "Kağanın Kızı" adlı eserler gösterilebilir.

Avrupa'da sanayi devrimi ve Çarlık Rusyası'nda sosyal değişimlerin yaşanmasıyla birlikte, Tatarların kültür ve bilim alanlarında yeniden gelişme görüldü. Bu dönemde çok sayıda Tatar edebiyatçı ve şair yetişti. Bunlar arasında Abdülcebbar Kandalıy (1797-1823), Şemseddin Zeki (1825-1865), Ali Çokrıy (1826-1889), Miftaheddin Akmolla (1831-1895) ve Yakov Yemelyanov (1848-1893) bulunuyor.

Tatarların sevdikleri telli çalgılar arasında mantolin, heptachord, gitar ve babalayk vardır. Tatarların sevdiği tuşlu çalgı ise akordeondur. Akordeon, çalgıdaki tuş düzenine göre birkaç çeşide ayrılır.

Xinjiang'da yaşayan çeşitli etnik grupların tiyatrolarında 1930'lu yıllarda Tatarlar öncü rol oynadılar. O dönemde, feodal ve dini güçlerin baskısı nedeniyle kadın oyuncular erkek oyuncularla birlikte sahneye çıkamazdı. Buna rağmen, Tatar edebiyatçılar, eski Sovyetler Birliği'ndeki senaryolardan esinlenerek bu senaryoları özenle işlediler ve yeniden sahneye koydular. Tatarların tiyatrosu, toplumsal gelişmeleri ve erkek-kadın eşitliği gibi konuları işledi. Aşkı konu alan tiyatro eserlerinde feodal düşünceler eleştirildi ve birbirlerine sadık kalan aşıklar övüldü. Bununla birlikte, Tatar erkek ve kadın oyuncular yeni kurulan Uygur, Kazak, Özbek tiyatro topluluklarına katıldı. Tatar kadın oyuncuların sahneye çıkması, Xinjiang'da bir ilke imza attı.