Yorum: ABD neden DSÖ'yü hedef alıyor?

  2020-04-09 21:29:09  cri

Son zamanlarda, ABD hükümetinin üst düzey yetkilileri Dünya Sağlık Örgütü'nü (DSÖ) sürekli hedef tahtasına koyuyor. ABD liderleri, COVID-19 salgınını önlemeyle ilgili yanlış önerilerde bulunduğu gerekçesiyle DSÖ'ye çeşitli vesilelerle saldırdı ve DSÖ'ye yönelik mali desteği askıya alma tehdidinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün yaptığı açıklamada, DSÖ'nün gerekli başarılar elde ettiğini görmedikçe ABD'nin DSÖ'ye ödediği aidatı gözden geçireceğini söyledi.

İngiliz Guardian'ın dünkü haberine göre, salgının etkisi karşısında ABD hükümeti defalarca sorumlu olduğunu reddetti ve şimdi DSÖ'yü "günah keçisi" olarak görüyor.

Dünyada tespit edilen vaka sayısı artmaya devam ettikçe, ABD'nin sorumluluklarını başkalarına yüklemesi sadece ülkesindeki salgın önleme baskısının hafifletilmesine zarar vermekle kalmayıp, aynı zamanda küresel salgınla mücadele işbirliğine ciddi engel getirecektir.

Aslında, zaman çizelgesine baktığınızda, ABD'nin suçlamalarının ne kadar güçsüz olduğunu görüyorsunuz.

Küresel kamu sağlığı alanındaki en önemli çok taraflı kurum olan DSÖ, COVID-19 salgınının patlak vermesinden sonra Çin tarafıyla yakın iletişimi ve işbirliğini sürdürdü, viral gen dizilerini zamanında paylaştı ve saha ziyaretleri için Wuhan'a personel gönderdi. Salgının yayılma riskini tam olarak değerlendiren DSÖ, 30 Ocak'ta salgını uluslararası kamu sağlığı acil durumu olarak ilan ederek uluslararası topluma salgın önleme uyarısı yaptı.

Ancak, bu bilimsel ve ileriye dönük ön uyarı ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından ciddiye alınmamıştır. Dünya kamuoyu, 13 Mart'a kadar ülkede tespit edilen vaka sayısının sürekli artması nedeniyle, Beyaz Saray'ın, DSÖ'nün küresel bir uyarı yayınlamasından 43 gün sonra "ulusal acil durum" ilan etmek zorunda kaldığını gördü.

ABD'nin asılsız eleştirileriyle ilgili olarak, DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, dün yaptığı konuşmada siyasi saldırıları gerçekleştirmek için salgının kullanılmasının kendini tecrit etmek gibi olduğunu söyledi. Tedros, "Daha fazla ceset torbası görmek istemiyorsanız, virüsü siyasetten uzak tutmalısınız" dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres aynı gün dünya ülkelerini mevcut salgının yayılması durumunda DSÖ'nün çalışmalarını desteklemeye çağıran bir bildiri yayınladı. Bu, uluslararası toplumun ABD'nin DSÖ'ye yönelik saldırısını eleştirdiğini ve reddettiğini açıkça gösterdi.

Bu yılın Şubat ayında, ABD hükümeti Kongre'ye sunduğu 2021 mali yılı federal bütçe raporunda DSÖ'ye sağlanan fonun bir önceki mali yıldaki 123 milyon ABD dolarından 58 milyon ABD dolarına indirilmesi gerektiğini önerdi. O sırada ABD'nin, dünya bir salgın riskiyle karşı karşıya kaldığında böylece davranmasının uygun olmadığı itirazları çıkmıştı.

Her ne kadar ABD, DSÖ'nün en büyük yatırımcısı olduğunu iddia etse de, DSÖ tarafından açıklanan verilere göre, bu yıl 29 Şubat itibarıyla, ABD'nin 2019 için aidat borcu var, borç oranı yüzde 70'i aşıyor. ABD'nin bu yıl 1 Ocak'a kadar üyelik aidatlarında toplam 120 milyon ABD doları ödemesi gerekiyordu. Bu kez, bazı Amerikalı politikacılar DSÖ'yü hedef alıyorlar, bunu borçlarını ödemek için bir bahane olarak mı kullanmak istiyorlar?

ABD'nin DSÖ'ye yaptığı mali yardımın hiçbir şekilde yardım ve iyilik olmadığı vurgulanmalıdır, ancak dünyanın en büyük gelişmiş ülkesinin yerine getirmesi gereken uluslararası bir yükümlülüktür. ABD'nin DSÖ'ye siyasi baskı yapması, "önce Amerika"nın bir yansımasıdır.

Daha derin bir düzeyde, bu kez, ABD'nin DSÖ üzerindeki baskıları, uluslararası alanda tek taraflılık girişiminin bir başka aşamasıdır.

Şu anda, salgının Asya, Afrika, Latin Amerika ve diğer bölgelerde yayılmasıyla birlikte, kısıtlı kamu sağlığı kaynaklarındaki çelişkiler gittikçe boy göstermeye başladı ve gelişmekte olan ülkelerin çok sayıda acil dış desteğe ihtiyacı var. Dünyanın tek süper gücü olan ABD sadece diğer ülkelerin salgın önleme malzemelerine kabaca el koymakla kalmadı, aynı zamanda komşu ülkelere maske ihracatını da yasakladı, daha önce taahhüt edilen 100 milyon dolarlık dış yardımı da yerine getiremedi.

Tek taraflılığa dayanan ABD'nin DSÖ'ye mali desteği durdurma tehdidinde bulunması şüphesiz ki uluslararası salgınla mücadele işbirliğine tehlikeli bir mesaj gönderecek ve ABD halkı dahil olmak üzere tüm ülkelerin halklarının çıkarlarına zarar verecek.

ABD'nin 420 binden fazla vaka ile küresel salgının yeni merkezi haline geldiğine ve 14 binden fazla insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekilmelidir.

ABD liderinin kendisinin de söylediği gibi, "Virüsler görünmez düşmanlardır", bu "zor bir savaş"tır. Bu savaşı kazanmak için kapıyı kapatmak ve tek başına kalmak başarısızlığa mahkum olacak. Amerikalı karar vericiler tarafından yapılan hatalar zaten kendi halklarına ağır bir bedel ödetti, hata yapmaya devam edebilirler mi?