Emre Özkömür, Beijing'e turistik amaçlı gelmiş. Çin'e ilk kez geldiğini söyleyen Özkömür, 10 günlük ziyaretinde Çin'den çok etkilenmiş. Çin'e dair ilk intibasının, beklediğinden çok farklı olduğunu söyleyen Emre Özkömür, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Aslında Batı kültüründen daha bağımsız, apayrı bir dünya bekliyordum. Ama Doğu ve Batı'yı çok iyi sentezlemiş, çok daha güçlü, çok daha farklı bir ülke buldum."
Çin'de bu denli modern ve büyük alışveriş merkezleri bulacağını ummadığını söyleyen Emre Özkömür, Beijing'de Türkiye'deyken hiç görmediği birçok markayı görmüş. Dünya mutfağından örnekleri tattığı restoranlardan çok etkilendiğini ifade eden Özkömür, Çin'deki kültürel durumdan şöyle söz ediyor:
"Ben aslında Batı'dan çok çok daha bağımsız bir yer bekliyordum ama sanki Çin, üçüncü bir dünya gibi olmuş. Yani hem Doğu hem Batı, her ikisini de çok farklı bir şekilde sentezlemiş, çok değişik bir yer haline gelmiş."
Beijing'de birçok alışveriş merkezi gezdiğini söyleyen Emre Özkömür, bununla yetinmediğini, kültürel ve tarihi mekanları gezmeye daha çok önem verdiğini belirtiyor. Çin Seddi'ne giden Özkömür, dünyanın yedi harikasından birini görmenin kendisi için bir onur olduğunu ifade ediyor. Çin Seddi dışında, Yasak Şehir, Houhai Gölü ve Lama Tapınağı, Emre Özkömür'ün en çok sevdiği yerler olmuş. Çin'de günlük yaşamda karşılaştığı bazı davranışlar da Özkömür'ün dikkatini çekmiş.
"Metrolarda çocuklara yer verilmesi benim çok dikkatimi çekti. Türkiye'de pek yapılan bir şey değildir bu. Genelde çocukları kaldırırlar, onlara pek yer vermezler. Bu aslında hem dikkatimi çekti hem de çok beğendiğim bir davranış oldu. Sokaklarda insanların dans etmesi ve şarkı söyleyerek gezmesi de bana çok farklı geldi. Bu da Türkiye'de pek rastlanan bir davranış değildir. Genelde insanlar, diğeri ne der diye merak eder ve rahatsız olur, o yüzden de böyle şeyleri pek yapamazlar. Burada, genelde insanlar diğerleriyle pek ilgilenmiyor."
Emre Özkömür'ün Beijing yemeklerini deneme fırsatı da olmuş. Yoğun baharatlara pek alışamadığını söylese de, Çin'in zengin mutfağından çok etkilenmiş.
"Beijing'e geldiğimden beri, dünya mutfağından birçok örnekle karşılaştım. Brezilya mutfağı, Kore mutfağı, Japonya mutfağı, Tayland mutfağı.... Bunların arasında Çin benim için en önemlisiydi. Yeşil fasulyeyi kızarttıkları 'Ganbiansijidou' adlı bir yemek var. Ama biraz baharatlar yoğun geliyor. Fıstıklı tavuk çok hoşuma gitti. Tabii ona da zencefil koyuyorlar sanırım. Tabii ki Beijing Ördeği'ni söylemeden geçemeyeceğim. Beijing Ördeği, dünyada yediğim en güzel et yemeklerinden birisi diyebilirim. Çin mutfağı çok zengin bir mutfak. Çok çeşitli sebzeler, çok çeşitli baharatlar kullanıyorlar. Farklı soslar yapabiliyorlar. Tabii ki bu herkese hitap etmeyebilir ama bence herkesin önce denemesi lazım."
Emre Özkömür, Tian'anmen Meydanı'nın da etkisinde kaldığını söylüyor.
"Benim için tabii Ulusal Sahne Sanatları Merkezi (NCPA) çok önemli. Gerçekten orasını çok merak ediyordum. Özellikle Beijing Operası'nı çok merak ediyordum. Orası da gerçekten müthiş bir bina. Hatta etrafı da çok güzel bir park, çok güzel bir göl olmuş aynı zamanda. İçeri girdiğim zaman, o içerideki kalabalık da beni çok etkiledi. Açıkçası gösterilere ailece gelenler, beni çok etkiledi."
Emre Özkömür, son olarak Çin'e gelmekten ve Çin'in kültürel ve tarihi mekanlarını ziyaret etmekten büyük zevk duyduğunu söylüyor. Özkömür, sözlerini şöyle noktalıyor:
"Son olarak, buraya gelmekten, burada bulunmaktan büyük keyif aldım. Bir kere, burası yalnızca başka bir ülke değil, burası apayrı bir dünya, önce bunu kabul etmek lazım. Ülkemde bazı insanlarda, bilmedikleri bu kültürle alakalı önyargılar olabiliyor. İnsanlara bu konuda tavsiyem, önyargılarını bir kenara bırakıp buraya gelmeleri. Buraya gelmeleri, burada yaşamaları, ondan sonra bir fikre sahip olmaları. Eminim zaten buradan güzel düşüncelerle ayrılacaklardır. Burada çok güzel bir doku var. Umarım buradaki insanlar, bu güzel dokuyu, Çin'in bu kendine has dokusunu bozmazlar."