sinema20150803.m4a
|
Hou, "Wan Zhong ", "Her Şey Tamam Olmalı" ve "Annem ve Babam" filmlerinde kameramanlık yaparak uluslararası ödüller kazandı. "Sun Yat-sen" ve "Afyon Savaşı" gibi filmlerdeki çalışmasıyla yurt içinde de ödüllere layık görüldü.
Hou Yong'un kameramanlık yaptığı "Eylül", gerçek yaşamdan esinlenerek çekilen bir film. Sinema Akademisi'nden yeni mezun olan Hou Yong, yeni bir sinema dili peşinde koşma ve bir arayış döneminde bulunmasına rağmen, "Eylül" filminde olgun bir anlatım zenginliğini gösterdi.
Hou Yong, daha sonra "On the Hunting Ground" ve "The Horse Thief" dahil pek çok filmin kameramanlığını yaptı. Yine kameranın başına geçtiği "Wan Zhong" adlı film, ona 39. Berlin Film Festivali'nde "Gümüş Ayı" kazandırdı.
Hou Yong, 5. nesil Çinli yönetmenler arasında özel bir isim. Şu ana kadar 20'yi aşkın film çeken Hou Yong, Beijing Film Akademisi'nin kameramanlık bölümünden mezun olanlar arasında en çok sayıda film çekimine katılan kişi konumunda. Dördüncü nesil yönetmenler için kameramanlık yapmış Hou Yong'nın sınıf arkadaşları arasında ünlü yönetmen Zhang Yimou, Tian Zhuangzhuang gibi isimler bulunuyor. Hou Yong ayrıca, üçüncü nesil yönetmenlerden Xie Jin, dördüncü nesilden Ding Yingnan ve altıncı nesilden Hu Xuehua ile de işbirliği yaptı. Bu yönüyle Çin sinemasının farklı dönemleri arasında taşıyıcı bir görev üstlendi. Ustaların birikimini genç yönetmenlere aktardı. Hou Yong, ardı ardına dört kez "Altın Horoz Ödülü"nde en iyi kameraman seçildi.
"İyi kameramanlık yapan, iyi yönetmenlik de yapabilir!" Bu söz ne kadar doğrudur bilinmez, ama Çin sinema dünyasında bu bir kural haline geldi. Hou Yong uzun süre buna direnen isimlerden biri, kameramanlık eğitimi aldığı sınıf arkadaşları peş peşe yönetmen koltuğuna otururken, Hou Yong sadece 1991 yılında "Gök Kanıyor" filmini yönetmiş, bir daha da yönetmenliğe kalkışmamıştı. Kendisi "Birinci el yerine, ikinci el iş yapmayı tercih ediyorum" diyordu.
"Yaseminler Açıyor", Hou Yong'un yönetmenlik yaptığı ikinci film. Üç nesilden üç kadının hikayesinin anlatıldığı filmde, yirminci yüzyılda Çin'in durumu ve kadınların kaderi hakkında fikir edinmek mümkün. 18 yaşındaki Mo, fotoğraf stüdyosunda çalışır ve babasından boşanan annesiyle birlikte yaşar. Mo'nun kaderi, patron Meng ile karşılaştıktan sonra çok değişir. Mo, film yıldızı olur, ancak patron Meng'den hamile kalır. Bu olay, 1930'lu yıllarda Shanghai'da meydana gelir. Mo, çocuğunu doğurduktan sonra çok geçmeden patron Meng tarafından terk edilerek renkli yaşamını kaybeder. Mo, nikahsız doğan çocuğa Li adını koyar. Li, evden ayrılmak için çimento işçisi Cou Jie ile evlenir. Li, çocuk yapmayı isterken kendisinin kısır olduğunu fark eder ve kimsesiz çocuklar yuvasından bir çocuk edinerek ona Hua adını koyar. Li, hayattan hep büyük hoşnutsuzluk duyar, hatta eşinin evlatlık kızıyla cinsel ilişkiye girdiğinden şüphelenir. Eşi, dayanamayarak intihar eder. Bu hikaye ise 1950-60'lı yıllara aittir. Li, şizofreniye yakalanarak evden ayrılır. Hua, erkek arkadaşı Xiao Du ile evlenir. Evlendikten kısa süre sonra hamile kalan Hua, eşinin evlilik dışı bir ilişkisi olduğunu fark edince boşanmaya karar verir ve çocuğu doğurur. Böylece hikaye 1980'li yıllara ulaşır…
Hou Yong, yönetmenlik koltuğuna oturduktan sonra da saf anlatım dilini ve huzurlu ruhsal dünyasını koruyor. Hou'da eğlence çevresinde sık rastlanan agresif ve abartılı kişilik görülmez.