CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
J
  2009-03-23 09:36:10  cri

(機)

1: n. 機器: is. Makine:

洗衣機 Çamaşır makinesi︱計算機 Bilgisayar

他喜歡坐飛機。Uçağa binmeyi sever.

2: n. 機會;關鍵的時刻: is. Fırsat, kritik an:

機會 Fırsat

機不可失,時不再來。Fırsat kaybedilince, tekrar gelmez.

抓住有利時機。Fırsatı kaçırma.

(雞) n. 雞: is. Tavuk:

雞肉 Tavuk eti︱雞蛋 Tavuk yumurtası

養雞場

Tavuk çiftliği

1: n. 基礎;建築物的根底部分: is. Temel:

地基 Temel︱路基 Yol temeli

2: adj. 最底層的;起始的;根本的: s. Temel, ilk:

基數 Temel sayı︱基層 Alt tabaka

基本 Temel

及 1: v. 到: f. Varmak:

及格 Sınavda başarılı

來得及 Bir şey yapmak için daha yeterli zaman var.

2: conj. 跟;和: bağ. İle, ve:

以及 Ve

國家、集體及個人 Devlet, kolektif ve birey

吉 adj. 幸福;順利: s. Mutlu, pürüzsüz:

大吉大利 Uğurlu ve şanslı

開門大吉 Hayırlı olsun

借你吉言,但願這事能成。İnşallah, bu iş, dilediğiniz gibi başarılı olur.

(級)

1: n. 等次: is. Derece, düzey:

高級 Üst düzey

上級 Yukarı︱下級 Aşağı

2: n. 年級: is. Sınıf:

留級 Sınıfta kalmak

他們兩個同級不同班。İkisi, aynı sınıfta ancak farklı şubelerde bulunuyor.

(極)

1: adj. 最高的;最終的 s. En yüksek, son derece, çok:

極點 Bitiş noktası 極度 Son derece

極端 Aşırı

2: adv. 表示程度最高 zf. En:

極重要 En önemli

他感到累極了。O çok yorgun hissediyor.

3: n. 南極和北極 is. Güney Kutbu ve kuzey Kutbu:

南極 Güney Kutbu︱北極 Kuzey Kutbu

1: adj. 迅速而猛烈 s. Hızlı ve şiddetli:

急行軍 Cebri yürüyüş

水很急。Su hızlı akıyor.

2: adj. 緊迫;迫切:s. İvedi, acil:

急事 Acil bir iş︱急活兒 Acil bir iş

急救 Acil yardım

3: v. 著急 is. Acele etmek:

他急著趕火車。O, trene binmek için acele ediyor.

別急,有事慢慢説。Acele etme, yavaş yavaş söyle.

1: v. 收集;會合:f. Koleksiyon yapmak, toplanmak:

集合 Toplanmak; bir araya getirilmek

我是一個集郵愛好者。Ben pul koleksiyonu yapmayı çok severim.

2: n. 由許多單篇作品彙編成的書: is. Derleme:

論文集 Tez derlemesi

世界地圖集 Dünya haritası

(幾) 

1: num. 用來詢問數目的多少: Kaç:

你去過中國幾次?Çin'e kaç defa gittin?

現在幾點了?Şimdi saat kaç?

2: num. 表示二到九之間不定的數目: Rakam:

我今天買了幾本書。Bugün birkaç kitap aldım.

十幾歲的孩子 On yaş üstündeki çocuk

他過幾天就回來了。Birkaç gün sonra dönecek.

己 pron. 自己: zm. Kendi:

自己 Kendi︱己方 Kendi tarafı

捨己為人 Başkaları için kendisini adamak

(擠)

1: v. 互相推、擁擠: f. Sıkıştırmak, kalabalık olmak:

人太多,擠不過去。Çok kalabalık, oraya geçemem.

房間裏擠滿了人。Oda, insanlarla dolu.

幾件事情都擠到一起了。Birkaç iş aynı zamana denk geldi.

2: v. 加壓力使從空隙中排出: f. Sıkıştırmak:

擠牛奶 Süt sağmak|擠藥水 Sıvı ilaçları şişeden çıkartmak

(給)

v. 供應: f. Tedarik etmek, sağlamak:

供給 Tedarik ︱給養 Askeri lojistik

自給自足 Kendi kendine yetmek.

See ɡěi on p.94 94. sayfadaki ɡěi'ye bak

(計) 

1: n. 策略;主意: is. Taktik, plan, fikir:

一計不成,又生一計。Bir plan başarısız olduktan sonra, yeni bir plan hazırlamak

三十六計 36 Taktik

2: v. 計算: f. Hesaplamak:

總計 Toplam

統計結果出來了。İstatistik sonucu çıktı.

3: n. 測量溫度有關數值的儀器: is. Isıyı ölçen alet:

溫度計 Isı ölçer (termometre)︱體溫計 Vücut ısıtıcısı

(記) 

1: v. 把印象保持在腦子裏: f. Hafızda kalmak, ezberlemek:

他還記得她。O, onu halen unutmadı.

他把單詞都記住了。Kelimeleri ezberledi.

2: v. 記錄: f. Not almak, kaydetmek:

記錄 Kaydetmek

記事本 Not defteri

我把要做的事情記在紙上。Yapacağım işleri kağıda not alacağım.

技 n. 從事某些具體工作的能力;本領: is. Teknik, yetenek:

口技 Ses taklitçiliği︱技師 Teknisyen

一技之長 Profesyonel teknik

()

v. 打結;扣上: f. Bağlamak:

繫領帶 Kravat bağlamak

See xì on p.368 368. sayfadaki xì'ye bak

(際)

1: n. 交界或靠近邊緣的地方: is. Sınır, hudut:

邊際 Sınır

天際 Ufuk

2: n. 互相接觸;彼此之間: is. Temas:

國際交往 Uluslararası temas

校際足球比賽 Okullar arası futbol maçı

(濟) v. 用錢或物幫助有困難的人;有幫助: f. Yardım etmek:

救濟 Yardım etmek|無濟於事 Hiç yardımcı olmamak

扶危濟困 Yoksullara yardım etmek.

寄 v. 通過郵局傳遞: f. Bir şeyi postane aracılığıyla yollamak, göndermek:

寄信 Mektup göndermek︱寄錢 Para göndermek

他給我寄來一本書。Bana bir mektup gönderdi.

jiā

加 

1: v. 把本來沒有的添上去: f. Eklemek:

你應該給這句話加注解。 Bu cümleye açıklık getirmelisin.

給單詞加音標。Kelimeye fonetik sembol ekleyin.

2: v. 增加: f. Artırmak:

加厚 Kalınlaştırmak︱加工錢 Ücreti artırmak

太冷,再加一件衣服吧。Hava çok soğuk, bir elbise daha giy.

3: v. 兩個或兩個以上的數合在一起: f. Artı:

二加三等於五。İki artı üç eşittir beş.

加起來一共花了一百多元。Toplam 100 yuandan fazla harcandı.

jiā

1: n. 家庭: is. Aile, ev:

我的家在北京。Evim Beijing'de.

她一回家就開始做晚飯。O, eve döner dönmez akşam yemeğini pişirmeye başladı.

2: n. 在某方面有特長或有名氣的人: is. Uzman:

科學家 Bilim adamı︱歌唱家 Şarkıcı

她是個畫家。O, bir ressamdır.

3: n. 從事某種行業或有某種身分的人或人家: is. Belli bir iş yapan insan veya aile:

農家 Köylü aile︱商家 Tüccar

jiǎ

假 adj. 不真實的;虛假的: s. Gerçek dışı olan, sahte:

假牙 Yapma diş︱假發 Takma saç

假花看起來像真花一樣。Yapay çiçek, gerçek çiçek gibi gözüküyor.

See jià on p.145 145. sayfadaki jià'ya bak

jià

(駕) v. 操縱(車、船、飛機等): f. Sürmek (araba, gemi, uçak vb.)

駕車 Araba sürmek

駕飛機 Uçak kullanmak

jià

架 

1: v. 支撐;搭起: f. Kurmak, inşa etmek:

架橋 Köprü inşa etmek︱架梯子 Merdiven kurmak

2: n. 支撐物體的構件或放置器物的用具: is. Raf, çerçeve:

花架 Çiçek rafı

衣架 Askılık

書架上有很多工具書。Kitap rafında çok referans kitabı var.

jià

假 n. 假期;離開: is. Tatil, ayrılış:

事假 Kişisel iş için izin almak

學生放假了。Öğrenciler tatile girdi.

他向領導請了假。O, yöneticiden işten ayrılmak için izin aldı.

See jiǎ on p.144 144. sayfadaki jiǎ'ya bak

jiān

(間) 

1: n. 兩個事物或兩段時間當中: is. Ara:

課間 Ders arası

兩校之間有一條馬路。İki okul arasında bir yol var.

同學間要多交流。Öğrenciler arasında daha çok iletişim gerekiyor.

2: n. 房間: is. Oda:

衛生間 Tuvalet︱單間 Tek yataklı oda

洗衣間 Çamaşırhane

See jiàn on p.147 147. sayfadaki jiàn'a bak.

jiǎn

(檢) v. 檢查;查找: f. Kontrol etmek:

安檢 Güvenlik kontrolü︱檢字表 Radikaller rehberi

他已經檢過票了。Bileti kontrol edildi.

jiǎn

(簡) 

1: adj. 結構單純;頭緒少;簡單: s. Basit, kısa:

簡歷 Özgeçmiş︱簡便 Basit ve kolay

一切從簡 Her şey basit olsun.

2: v. 使簡單;簡化: f. Basitleştirmek:

簡化 Basitleştirmek

jiàn

(見) 

1: v. 看到: f. Görmek:

眼見為實。Bizzat görünce inanılabilir

這事是我親眼見到的。Bu olayı bizzat gördüm.

2: v. 會面;跟別人相見: f. Görüşmek:

會見 Görüşmek

今天他去見了一個朋友。O, bugün bir arkadaşla görüştü.

jiàn

1: n. 文件;信件: is. Belge, mektup:

文件 Belge︱信件 Mektup

電子郵件 E-mail

2: classifier. 指事物:Tane:

一件上衣 Bir tane elbise

一件事 Bir (tane) olay

jiàn

(間) adj. 非直接的;隔開的;斷開的: s. Dolaylı, ayrı:

多雲間陰 Hava bulutla kaplı

黑白相間 Siyah ve beyaz belli aralıklarla sıralanıyor.

See jiān on p.145 145. sayfadaki jiān'a bak

jiàn

建 v. 創立;設立: f. Kurmak, inşa etmek, oluşturmak:

建國 Devlet kurmak︱改建 Yeniden inşa etmek

工人們正在建樓房。İşçiler binayı inşa ediyor.

jiàn

健 

1: adj. 健康;強壯的;具有活力的: s. Sağlıklı, kuvvetli, canlı:

健康 Sağlıklı|健全 İyi durumda

2: v. 使強壯: f. Güçlendirmek:

健身 Spor yapmak︱健腦 Aklı güçlendirmek

jiānɡ

江 

1: n. 大河: is. Nehir:

江河 Nehir

我家住在江邊。Evim nehir kıyısında bulunuyor.

2: n. 特指長江: is. Yantze Nehri:

江南 Yantze Nehri'nin güney kesimi

大江南北 Ülkenin çeşitli bölgeleri

jiānɡ

(將) 

1: adv. 快要;將要: zf. Gelecek zamanı gösterir:

新年將到。Yeni yıl gelecek.

火車將到達北京。Tren Beijing'e ulaşacak.

2: prep. 拿;用: e. İle, vasıtasıyla:

將錯就錯 Yapılan hatadan yararlanmak

將心比心 Kendini başkasının yerine koymak

將手放在頭上 Eli baş üzerine koymak

See jiànɡ on p.149 149. sayfadaki bak.

jiǎnɡ

(講) 

1: v. 説;評説: f. Söylemek, anlatmak:

講笑話 Şaka anlatmak︱講課 ders vermek

他在講話。Konuşma yapıyor.

2: v. 注重;追求: f. –e önem vermek, -nin peşinde koşmak:

講衛生 Sağlığa önem vermek

講禮節 Görgü kurallarına önem vermek

jiànɡ

(將) n. 高級軍官;將軍: is. Üst düzey subay, general:

大將 Amiral, general︱名將 Tanınmış general

將士 Er ve subay

See jiānɡ on p.148 148. sayfadaki jiānɡ'a bak

jiāo

交 

1: v. 互相往來;互相接觸: f. Temaslarda bulunmak:

交朋友 Arkadaşlık kurmak︱交火 Birbirine ateş açmak

兩條路在這裡相交。İki yol burada kavuştu.

1: v. 把事物轉移給有關方面;託付給: f. Teslim etmek, devretmek:

交錢 Para ödemek︱交貨 Mal teslim etmek

這事交給他辦。Bu işi ona bırak.

3: adv.互相: zf. Karşılıklı olarak:

交流 İletişim yapmak︱交換 Değişim yapmak

交談 Sohbet etmek

jiāo

教 v. 傳授(知識或技能):f. Öğretmek:

教畫畫兒 Resim yapmayı öğretmek︱教學 Öğretmek

老師教學生認字。Öğretmen, öğrencilere Çince karakterleri okumayı öğretiyor.

See jiào on p.154 154. sayfadaki jiào'ya bak.

jiǎo

角 

1: n. 物體兩個邊沿相接的地方: is. Köşe, açı:

眼角 Göz ucu︱嘴角 Ağız köşesi

直角 Dik açı

2: n. 動物頭上的角: is. Boynuz:

牛角 Sığır boynuzu

羊的頭上長著兩隻角。Koyun başında iki boynuz var.

3: classifer. 人民幣單位,相當於一元的十分之一: Renminbi birimi, on jiao eşittir bir yuan.

三元八角二分 Üç yuan sekiz jiao iki fen

五角錢 Beş jiao

jiǎo

(餃) n. 餃子: is. Mantı:

水餃 Çin mantısı

他學會了包餃子。Çin mantısı yapmayı öğrendi.

jiǎo

(腳) n. 腳: is. Ayak:

她在海邊光著腳走。O, deniz kıyısında yalınayak yürüyor.

他的腳比我的大。Onun ayakları benimkinden daha büyük.

jiào

1: v. 呼喊;發出聲音: f. Bağırmak, ses çıkarmak:

天一亮雞就叫了。Şafak olunca horoz ötmeye başladı.

2: v. 稱呼;稱作: f. İsim vermek, adlandırmak:

這個村子叫謝家村。Bu köy Xiejia Köyü olarak adlandırılıyor.

你叫什麼名字?Adın ne?

jiào

(覺) n. 睡覺: is. Uyku:

睡午覺 Öğle saatinde uyumak

一覺睡到天亮。Sabaha kadar uyudu.

See jué on p.170 170. sayfadaki jué'ye bak.

jiào

校 v. 核對並訂正: f. Kontrol etmek ve düzeltmek:

校本 Kontrol edilmiş kitap︱校對 Kontrol etmek

校樣 Üzerinde gereken düzeltmeleri yapılan ve yayıma hazır olan duruma getirilen kitap vs.︱校改 Okuyup düzeltmek

See xiào on p.380 380. sayfadaki xiào'ya bak

jiào

(較)

1: v. 比;比較: f. Karıştırmak:

比較 Karıştırmak

2: prep. 比;比較: e. –e göre, -le kıyasla:

他工作較以前更為努力。O öncesine göre daha çalışkan.

今年較去年有進步。Geçen yıla göre bu yıl daha fazla ilerleme kaydedildi.

3: adv. 表示相比而言更進一層: zf. Daha:

水準較高。Daha yüksek seviyeli.

今天天氣較好。Bugün hava daha güzel.

jiào

1: v. 指導;培養;教導: f. Öğretmek:

教師 Öğretmen|教育 Eğitim

言傳身教 Anlatmanın yanı sıra kendi davranışlarını da örnek göstererek öğretmek

2: n. 指宗教: is. Din:

入教 Dine katılmak︱信教 Dine inanmak

他是個傳教士。O, bir misyonerdir.

See jiāo on p.150 150. sayfadaki jiāo'ya bak

jiē

1: v. 迎接;連續;繼續: f. Karşılamak, devam etmek:

迎接 Karşılamak︱接頭 Temas etmek, ilişki kurmak

他跑得上氣不接下氣。O, nefesi kesilene kadar koşuyor.

2: v. 接受;用手托住: f. Kabul etmek, almak:

今天他接了一封信。Bugün bir mektup aldı.

把行李接過來。Bagajı al.

jiē

街 n. 街道: is. Cadde, sokak:

上街買東西 Sokağa çıkarak alışveriş yapmak

北京有條街叫長安街。Beijing'de Chang'an Caddesi var.

到街上走走。Caddede biraz dolaşalım.

jié

(節)

1: n. 節日: is. Festival, bayram:

國慶節 Milli Bayram︱復活節 Paskalya Günü

小孩兒都喜歡過節。Çocukların hepsi bayramı sever.

2: n. 段落或部分: is. Parça veya bölüm:

章節 (kitapta) bölüm︱音節 (müzik) seslem

3: v. 節省;儉省: f. Tasarruf etmek:

節食 Diyet yapmak|節約時間 Zaman tasarrufu

jié

(結)

1: v. 用線、繩等打扣: f. İple düğüm yapmak:

結網 Ağ örtmek

他用布條打了一個結。Kumaş şeridiyle bir düğüm yaptı.

2: v. 結合;形成某種關係: f. Birleştirmek, belli bir ilişkiyi oluşturmak:

結成兄弟 Kardeşlik yapmak

水結成冰了。Su dondu.

3: v. 結束;了結: f. Bitmek, son vermek:

了結 Sona ermek︱結局 Sonuç

他把房費結了。O, ev kirasını ödedi.

jiě

1: n. 稱同父母(或只同父,或只同母)而歲數比自己大的女子;也稱家族或親戚中世系次第相同而歲數比自己大的女子: Bir kimsenin kendinden daha büyük olan kız kardeşi, Abla:

堂姐 Kuzen ablası (baba tarafından)︱表姐 Kuzen ablası (anne tarafından)

她和二姐一起照顧媽媽。O, ikinci ablasıyla birlikte annelerine bakım yapıyor.

2: n. 對年輕的或年齡跟自己差不多的女子的稱呼: is. Yaşı kendisine yakın olan kadınlara yönelik hitap:

李姐是我的好朋友。Li Abla, iyi arkadaşımdır.

jiě

1: v. 分開;打開: f. Ayrılmak, açmak:

解衣 Elbiseyi çıkartmak

難解難分 Birbirlerine bağlanmak

脫鞋之前先解鞋帶。Ayakkabıyı çıkartmadan önce bağı çöz.

2: v. 消除: f. Yok etmek, gidermek:

茶水真解渴。Çay, susuzluğu gidebilir.

他幫我解了圍。O, beni zorluktan kurtardı.

jiè

介 

1: n. 使兩者發生聯繫的人或事: is. İki taraf arasında bağlantı kuran insan veya olay:

仲介 Aracılık

2: v. 介紹: f. Tanıtmak:

簡介 Kısa bilgi

經過介紹,他們兩個認識了。İki kişi tanıştırıldı.

jiè

界 n. 邊界;範圍;限度: is. Sınır, çevre:

國界 Devlet sınırı︱自然界 Doğa çevresi

社會各界 Toplumun çeşitli kesimleri

jiè

借 

1: v. 借入,暫時用別人的錢或物: f. Borç almak:

他借錢買房。O, başkalarından borç aldığı parayla ev satın aldı.

這本書是我向他借的。Bu kitabı, ondan ödünç aldım.

2: v. 借出,把錢或物暫時給別人用: f. Ödünç vermek:

我借給他50元錢。Ona 50 yuan ödünç verdim.

我借房子給朋友住。Evimi arkadaşıma ödünç verdim.

jīn

斤 classifier. 市制重量單位,一市斤等於500克: Ağırlık ölçümü. Bir jin eşittir 500 gram:

斤兩 Ağırlık

三斤蘋果 Üç jin elma

大白菜一斤賣五角錢。Çin marulunun bir jini beş jiao.

jīn

今 n. 現在;當前: is. Şimdi, şu an:

古往今來 Eski çağlardan bugüne kadar

今晚有小雨。Bu akşam hafif yağmur yağacak.

今天的社會發展得很快。Günümüz toplumu çok hızla gelişiyor.

jīn

1: n. 金子: is. Altın:

金耳環 Altın küpe|金指環 Altın yüzük

2: n. 貨幣;錢: is. Para:

現金 Nakit para︱禮金 Hediye parası

jǐn

(緊)

1: adj. 牢固;固定: s. Sağlam, sıkı:

抓緊 Sıkı şekilde tutmak

關緊門 Kapıyı tamamen kapatmak

2: adj. 緊急;挨近: s. Acil, yakın:

時間緊。Zaman çok sıkı.

他緊跟著我。O, beni yakından takip ediyor.

jìn

(進) v. 向前移動;從外面到裏邊: f. İlerlemek, girmek:

進一步 Bir adım daha; daha da

進房間 Odaya girmek

他在天黑以前住進了旅館。Hava kararmadan önce oteli bulup kaldı.

jìn

1: adj. 距離短: s. Yakın:

遠近 Uzak veya yakın

這裡離商店很近。Burası, mağazaya çok yakındır.

他近幾年常來中國。O, son yıllarda sık sık Çin'e geliyor.

2: v. 差別小;相似: f. Yakın, benzer:

相近 Birbirine çok benzer

這兩個詞的意思很相近。Bu iki kelimenin anlamı hemen hemen aynı.

jīnɡ

1: n. 國家的首都: is. Bir ülkenin başkenti:

京城 Beijing kenti︱京都 Başkent

2: n. 特指北京: is. Beijing:

京劇 Beijing Operası

京廣線 Beijing-Guangzhou demiryolu hattı

jīnɡ

(經)

1: v. 經過;經歷: f. Geçmek, yaşamak:

經思考才決定 Düşündükten sonra karar vermek

老人一生經的事情很多。Bu yaşlı, ömrü boyunca çok olay yaşadı.

2: n. 經線;經度: is. Boylam:

經度 Boylam

東經180° 180 derece doğu boylamı

西經45° 45 derece batı boylamı

2: n. 傳統的權威性的著作: is. Klasik eser:

唸經 Budizm kitabı okumak

四書五經 Beş Klasik Eser ve Dört Kitap (Konfüçyüs'ün kitapları)

閱讀經典作品 Klasik eserleri okumak

jīnɡ

1: adj. 細緻;嚴密: s. İnce, titiz:

精讀 Titizlikle okuma︱精細 İnce ve titiz

精打細算 Titizlikle hesaplayarak bütçe yapmak

2: adj. 聰明;能幹: s. Akıllı, yetenekli:

這個人很精。Bu kişi çok akıllıdır.

jǐnɡ

1: n. 警察: is. Polis:

警察 Polis︱交警 Trafik polisi

警服 Polis üniforması

2: n. 危急的情況或事件: is. Acil durum veya olay:

報警 Polise başvurmak︱火警 Yangın alarmı

3: v. 告誡;使人注意: f. Uyarmak:

警備 Alarm durumunda ︱警報 Alarm

警告 Uyarı

jìnɡ

(浄)

1: adj. 清潔;沒有污垢或雜質: s. Temiz, saf:

乾淨 Temiz︱純凈水 Arıtılmış su

2: adj. 純;單純: s. Net:

凈重100公斤。Net ağırlığı 100 kg.

3: v. 使清潔;使乾淨: f. Temizlemek:

凈手 Eli yıkamak︱凈面 Yüzü yıkamak

把衣服洗乾淨 Elbiseyi yıka.

jìnɡ

adj. 安定不動;沒有聲音;安定: s. Sakin, sessiz:

靜坐不動 Sakince oturmak

房間裏很靜,沒有人説話。Ev çok sakin, hiç kimse konuşmuyor.

靜下心來想一想。Önce sakin ol, sonra iyi düşün.

jiǔ

1: num.九: sayı. Dokuz:

六加三等於九。Altı artı üç eşittir dokuz.

2: num. 指多數: Çok:

九死一生 Ölümden kaçmak

九牛二虎之力 Büyük çaba

jiǔ

久 adj. 時間長;時間的長短: s. Uzun (zaman)

長久 Uzun zaman

他很久沒回家了。Çok uzun zaman eve dönmedi.

他走了多久了?Ne zaman gitti?

jiǔ

酒 n. 酒: is. Alkollü içki, şarap:

白酒 Alkollü içki︱米酒 Pirinç şarabı

喝酒不能過量。Fazla alkollü içki içilmemelidir.

jiù

(舊) adj. 使用過得;過時的;不合時宜的: s. Eski, modası geçmiş olan:

舊衣服 Eski elbise|舊傢具 Eski mobilya

舊觀念 Eski düşünce, eski kavram

jiù

1: adv. 表示肯定或強調的語氣: zf. Vurgu için kullanılır:

這兒就是我的學校。Bu okulum.

家裏就我一個人。Evde yalnızca ben varım.

我馬上就去。Hemen gidiyorum.

2: v. 到;進入;接近: f. Varmak, girmek, yaklaşmak:

就座 Oturmak︱就業 İstihdam etmek

就近上學 Yakındaki okula girmek

3: v. 趁著;配著: f. İle:

就著菜吃飯 Pilâvı et ve sebzeyle birlikte yemek

就著下雨上化肥 Yağmur yağarken gübrelemek.

就著上街把菜買回來。Dışarıdan dönerken sebzeler satın al.

1: v. 居住;住宿: f. Oturmak:

居民 Sakin|居住 Oturmak

2: v. 處在(某種位置): f. Belli bir yerde bulunmak:

水準居中 Orta seviyede kalmak

我們班女生居多。Sınıf arkadaşlarımızın çoğu kız.

3: n. 住所: is. Ev, konut:

新居 Yeni ev︱故居 Eski ev

這是他父親的舊居。Bu, babasının eski evi.

1: n. 政府辦事機構或業務機構的名稱: is. Büro , iş yeri:

衛生局 Sağlık Müdürlüğü︱公安局 Kamu Güvenliği Müdürlüğü

郵局 Postahane

2: n. 形勢;情況: is. Durum:

政局 Siyasi durum︱結局 Sonuç

大局 Genel durum

(舉)

1: v. 向上托;往上抬: f. Yukarıya kaldırmak, yükseltmek:

舉手 El kaldırmak︱舉重 Halter

他高興地舉起獎盃。O, sevinçle ödül kupasını kaldırdı.

2: v. 提出;揭示: f. İleri sürmek, ortaya koymak:

舉例 Örnek vermek

列舉 Sıralamak

3: adj. 全;整個: s. Tüm, bütün:

舉國上下 Tüm ülke

舉世無雙 Tüm ülkede eşi rastlanmamış.

4: v.推薦;選拔:f. Tavsiye etmek, seçmek:

大家選舉他當代表。Herkes onu temsilci seçti.

巨 adj. 大;非常大: s. Büyük, kocaman:

巨人 Dev adam︱巨大 Kocaman

巨變 Büyük değişiklik

1: n. 生活和工作中使用的東西: is. Alet:

文具 Kırtasiye︱傢具 Mobilya

工具 Alet, araç

2: v. 具有(多用於抽象事物): f. Sahip olmak:

別具一格 Kendine özgü tarza sahip; bambaşka

具有中國特色 Çin'e özgü

一切條件都具備了。Her koşul hazırlandı.

(劇)

1: n. 戲劇: is. Opera, tiyatro:

話劇 Tiyatro︱京劇 Peijing Operası

劇本 Senaryo

2: adj. 厲害;猛烈: s. Şiddetli:

劇變 Büyük değişiklik︱加劇 Şiddetlendirmek

急劇 Şiddetli, hızlı

jué

1: v. 作出判斷;確定: f. Kararlaştırmak, tespit etmek:

表決 Oylama yapmak︱決定 Karar vermek|決議 Karar

2: v. 決定最後的勝負: f. Maç veya yarışın sonucunu çıkarmak:

一決勝負 Kıran kırana mücadele

生死對決 Ölümüne mücadele

3: adv. 一定;必定: zf. Mutlaka, kesinlikle:

決不放手 Kesinlikle vazgeçmemek

決沒有其他意思 Kesinlikle başka anlamı yok.

jué

(覺)

1: n. 對外界刺激的感受和辨別: is. His, duyu:

聽覺 İşitme duyusu︱視覺 Görme duyusu

直覺 Sezgi

2: v. 感到;感覺;覺得: f. Hissetmek, duymak:

冬天一下雪就覺出冷了。Kışın kar yağınca soğuk hissediliyor.

工作了一天,覺著有點兒累。Bir gün çalıştıktan sonra, biraz yorgunluk duydum.

See jiào on p.153 153. sayfadaki jiào'ya bak

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China