中國國際廣播電臺
Eski çağlarda Çin’in Orta
Ovalar bölgesinde yaşamış
Han ulusunun kurduğu merkez yönetimiyle
azınlık milliyetlerin Çin’in
kuzey sınırları ötesinde
kurdukları mahalli yönetimler
arasında sık sık anlaşmazlıklar
yaşanmıştır. Bu anlaşmazlıkların
çözümü için daima savaş
yapılmış, ama imparator ve
hükümdarlar, kız veya
cariye vermek yoluyla ihtilâfı
gidermeye çalışarak barış
içinde bir arada yaşamayı
da sağlamıştır. “Prenses
Wang Zhaojün, Yurtdışına
Evlenmeye Gidiyor” hikâyesi
işte bunlardan bir örnektir.
M.Ö 1. yy’da Çin’de
Han hanedanlığı hüküm sürmüştür.
Çin’in kuzeybatısında
varlığını sürdüren
Hunlar, kurdukları yönetim içinde
meydana gelen iktidar kavgasıyla
parçalanmıştır. Beş kağanın
birbirleriyle çatışması
sonucu ancak iki kağan kalmıştır.
İki kağan da karşı tarafın,
merkezi Han hanedanlığıyla
birleşerek kendisine saldırmasından
korkmuştur. Bu iki kağandan
biri Huhanye kendisi bizzat
Han hanedanlığının başkenti
Chang’an’a gelerek, Han
imparatoruna olan bağlılığını
açıklamıştır. Han
imparatoru da, onu sıcak biçimde
kabul ederek, kağan Huhanye
Chang’an’dan ayrılırken
kendisine çok sayıda yiyecek
ikram etmiş ve kendisini atlı
askeri birlikle memleketine
kadar geri göndermiştir. Kağan
Huhanye, Han hanedanlığının
desteğiyle Hunları yeniden
birleştirmiştir.
Kağan Huhanye, M.Ö 33
yılında, Han hanedanlığıyla
nesilden nesile dostluk içinde
yaşamaya devam etmek için
üçüncü defa Chang’an’a
gelmiş ve evlenmek üzere Han
imparator ailesinden kız alma
teklifinde bulunmuştur. Han
imparatoru, kağanın isteğini
büyük bir memnuniyetle karşılamış,
fakat Hunlara kendi öz kızını
vermek istememiş ve saraydaki
cariyelere “Hun kağanıyla
evlenmek isteyeni prenses
olarak kabul ederim” demiştir.
Halk arasından seçilmiş
güzel kızlar olan cariyeler,
saraya girer girmez özgürlükten
yoksun bırakılmıştır. Kapısı
daima kapalı tutulan saraydan
ayrılmak için her an fırsat
kollamaya can atan cariyeler,
kendilerinin Hun kralıyla
evlendirileceklerini duyunca
ister istemez kalmışlardır.
Kurallara göre
saraydaki cariyeler, kendileri
gidip imparatorla görüşme
yapamazdı. Cariyelerin, saray
ressamı tarafından çizilen
portreleri imparatorun zevkine
sunulur, ancak imparatorun
portrelerinden seçtiği
cariyeler, imparatorla görüşme
fırsatını bulurdu. Bu fırsatı
bilen Mao Yanshou adlı ressam,
portre çizimi için
cariyelerden büyük para
koparıyordu. Cariyeler ise
imparatorun kendilerini seçebilmesi
için Mao Yanshou’ya bol bol
para yolluyorlardı. Güzeller
güzeli Wang Qiang, diğer adı
Wang Zhaojün olan bir cariye
vardı. Akıllı, çalışkan
ve iyi bir kız olan cariye
Wang Zhaojün, şiir yazmayı
ve saz çalmayı da
beceriyordu. Ancak ressam Mao
Yanshou, kendisine para göndermeyen
cariye Wang Zhaojün’e kin
besliyordu. Ressamın onun güzelliğini
çizmek istememesi sonucu uzun
yıllar haremde hapsedilmiş
olan Wang Zhaojün,
imparatorun yüzünü hiçbir
zaman görememiştir.
Hun kağanının Han
hanedanlığı sarayından
harem istediği haberini alan
Wang Zhaojün, kendi mutluluğu,
geleceği ve Han ve Hun
uluslarının dostluk ve barış
içinde bir arada yaşamaları
uğrunda Hun kağanıyla
evlenmeye hazır olduğunu söylemiştir.
Buna son derecede sevinen Han
imparatoru, kağan Huhanye ile
Wang Zhaojün için başkent
Chang’an’da muhteşem bir
düğün yapmaya karar vermiştir.
Karısının peri kadar
güzel olmasından son derece
memnun kalan Hun kağanı
Huhanye, Han imparatoruna olan
minnettarlığını bildirmiştir.
Cariye Wang Zhaojün’ü ilk
defa gören Han imparatoru,
onun gerçek bir dilber olduğunun
farkına yeni varmış ve pişmanlık
duymuştur ama iş işten geçmiştir.
Buna çare bulamayan ve Wang
Zhaojün’ün Hun kağanıyla
birlikte gitmesine izin vermek
mecburiyetinde kalan Han
imparatoru, protokol çerçevesinde
prenses gibi bir cariye olan
Wang Zhaojün’e bol bol çeyiz
takdim etmiştir.
Wang Zhaojün, güzel kırmızı
kıyafet içinde beyaz at üzerinde
Han ve Hun memurlarının eşliğinde
Chang’an’dan ayrılarak ve
uzun bir yol kat ederek Hun
devletine gitmiştir. Başlangıçta
Hunların örf ve adetlerine,
yeni yaşamına hiç alışamayan
prenses Wang Zhaojün,
zorlukları bütün
gayretleriyle yenmeye çalışarak
yavaş yavaş yeni yaşamına
alışmaya başlamış ve
Hunlarla kaynaşmıştır.
Ömrünün geri kalan kısmında
Hunlarla yaşamış prenses
Wang Zhaojün, Han kültürünü
Hunlara taşımış, çocukları
da onun izinden giderek
Hanlarla Hunlar arasındaki
dostluk ilişkilerini geliştirmişlerdir.
Hun halkı, eski zamanlarda Çin’in
bugünkü İç Moğolistan’ın
merkezi Hohehot kenti varoşunda
bu milli kahraman dostluk elçisi
anısına “Zhaojün Mezarı”nı
yapmıştır. “Prenses Zhaojün
Yurtdışına Evlenmeye
Gidiyor ” hikâyesi, asırlar
boyunca Çin tarihinde kuşaktan
kuşağa dilden dile dolaşmakta
ve aynı zamanda Çin’in
geleneksel şiir, tiyatro ve
roman yaratıcılık
faaliyetlerinin değişmez
konusu olagelmektedir.
|